Gökçek ŞifaSize Telefonunuz Kadar YakınızÜcretsiz Google Play'de
İNDİRX
Ev / Gökçek'ten / Sağlıklı Beslenme

Sağlıklı Beslenme

anason çin1Gökçek Sağlıklı Beslenme Kuralları:
Sağlıklı Beslenme:

Malumunuz son üç-dört senedir medayadan sürekli beden temizliği, kozmik temizlik vücudu arındırıcı tedavi yöntemlerinden bahsedilmektedir.Aslında rahatsızlıkla ilgili söylenenler doğru, fakat tedavi yöntemleri çok yanlış olduğundan insanlar lavman ve hidrokolonterapi gibi yanlış tedavi yöntemleri büyük felaketlere sebep olmaktadır.Berlinde bir bayan televizyondan takip ettiği medyatik bir beyefendiye güvenerek ve inanarak….Hastaneye gidiyor ve hidrokolonterapi yaptırıyor, yani kalın bağırlarını yıkatıyor.Netice ne oluyor.Karnı davul gibi şişen bayan sürekli tuvalete gitmeye başlıyor, karnı ağrıyor, halsiz, dermansız ve bitkin olduğundan evinde hiç bir şey yapamadan sadece yatıyor.Bu bayan beni aradı ve ne yapabiliriz dedi ve aynı şekilde Antalya, Ankara, istanbul ve Adana’dan telefonlar almaya başladım.İnsanların %80′in de sindirim sorunu var ve çözüm arıyorlar ne yapabilirim diye aylarca düşündüm ve Lifli Detoks’u ürettim.Tabii her zaman olduğu gibi bu defada önce kendi üzerimde denedim.Lifli Detoks sanki bağırsakları fırça ile temizlemişsiniz gibi bağırsakları temizler.4 Beyaz (beyaz un, şeker, peynir, beyaz pirinç) ve 4 Siyah (siyah çay, kahve kola, çikolata) hayatımızı karartıyor.Siyah çay, şeker, peynir, beyaz un mamüleri, beyaz pirinç ve tatlı yiyecek ve içecekler bağırsaklar da zift veya zamk gibi pislikler bağırsak mukozasına yapışır.Lifli Detoks bu zifti çözer ve bağırsakları temizler.

Şayet kişi et yerken yanında beyaz undan yapılan ekmek yerse beyaz unda ki nişasta etin etrafında zamk gibi bir bulamaç oluşturur ve midenin salğılamış olduğu asit bu bulamaca etki edemediğinden et’teki vitamin, mineral ve aminoasitlerin değerlendirilmesi mümkün olmaz.Bazıları ban gelip ben çok sağlıklı besleniyorum bende nasıl avitaminoz (vitamin yetersizliği), mineral yetersiliği veya aminoasit yetersizliği olur diyorlar.Sebebi bu yanlış beslenme artı siyah çay 5 dakikadan fazla demlenirse bağırsakları kurutur ve bağırsaklar besinlerde ki vitamin, mineral ve aminoasitleri absorbe edemez.Peynir yediğinize örenğin 100 gram peynirden 200 mg kalsiyum bağırsaklarınız emerse, peynirin sebep olduğu asidoz nedeniyle 500 mg kalsiyum kaybeder.Yani uzun vadede peynir kemik erimesine sebep olur.Tatlının zararlını saymama gerek yok kemik erimesi, sinirsel zafiyet zamanla diyabet hastalığı görülür.Artı günümüzde Amarikan tarzı fast food beslenme, cips, kola, kikolata gibi aşırı katkı maddesi içeren yiyecek ve içecekler aynı hormon gibi etki yapar ve insanlarda depresyon, panik atak, alerji, deri hastalıkları sindirim rahatszılıkları gibi farklı farklı rahatsızlıklara sebep olur.

Bence bu hidrokolonterapi kolon kanser gibi ağır vakalarda ve diğer ağır bağırsak vakaları gibi acil durumlar da kullanılır.Keyfi olarak basit kabızlık veya benzeri problemler nedeniyle hidrokolonterapi yapılmaz.Çünkü hidrokolonterapi yapıldığında bağırsaklarda ki faydalı bakteriler (bağırsak çiçekleri, bağırsak florası) dışarı atılır.Bilindiği gibi faydalı bakteriler B6, B9, Folikasit ve K vitaminleri üretirler ve lifli besinleri parçalar, yağları yağ asidine, proteinleri amino asitlere dönüştürürler.Faydalı bakteriler azalınca zararlı bakteri ve mantarlar çoğalır ve üretikleri tokik maddelerde çoğalır.Toksik maddeleri karaciğer arıtmaya çalışır.Bu toksik maddeleri karaciğer arıtamazsa kanda dolaşan toksik maddeler diğer organlara depolanır.Hangi organa ne kadar toksik madde depolanırsa o organda problem çıkar.Beyinde oluşan plaklar beyin kanamasına, kap damarlarındaki yaplanma kalp krizine, cinsel organlarda ki yağlanma cinsel isteksizlik ve iktidarsızlığa, böbrekler de oluşan mercanımsı oluşumlar kronik böbrek yetmezliğine, pankreastaki yağlanma diyabete sebep olur vb. bir çok hastalık ortaya çıkar.

Evet ben diyete pek inanmıyordum, çünkü birçok yöntemi denememe rağmen 6-7 kg veriyordum ve sonra yeniden aynı kiloya ulaşıyordum. Yani kendi üzerimde yaptığım deneylerde bir netice elde edemedim. Bu nedenle de diyet yapmayı artık hiç düşünmüyordum. Takii Hasan beyin kayını ABD’den bir profösürün özel bir reçetesi ile 130 kg’dan 87 kg’a düştüğünü duydum ve orjinal reçeteyi öğrendim. Bu reçetenin 1000 yıllık eski bir Türk Reçetesi olduğunu bendeki dosyada görünce şaşırdım. Ben bu reçeteyi yıllardır biliyordum ama kullanmayı pek düşünmemiştim, çünkü diğer reçetelerden netice alamayınca artık bu kadar deney yeter diye bunu denemekten vazgeçmiştim. Şimdi bu reçeteyi yeniden ADB’li profosür tedavide kullanınca yeniden ele aldım. Diyet reçetesini geliştirdim ve daha etkili bir forma geldi. Bu reçetenin ismi Gökçek Diyet‘dir. Yıllarca çeşitli diyet yöntemlerini kendi üzerimde denedim. Bu nedenle Gökçek Diyeti 6 ay gibi kısa bir sürede geliştirmem mümkün oldu.

Kilosunu, yaşını ve boyunu sorduğum bayana kilolusunuz dedim. O da sizde kilolusunuz önce siz zayıflayın bakalım söylediğiniz gibi kolay mı dedi. Doğrusu bayana hak verdim. Daha önce et, peynir ve yumurta gibi hayvansal besinleri ve siyah çay, kahve, kola ve fanta gibi asidoza sebep olan içecekleri bırakmıştım, fakat bir tülü zayıflıyamıyordum. Yaptığım araştırmalarda nişastalı besinlerin şeker dönüştüğü ve şekerin ise vücutta yağa dönüşerek depolandığını görünce nişastalı ürünleride bıraktım. Ekmeksiz doyduğumu hisetmezdim ekmeği bıraktım. Yani bu yiyecek ve içecekler olmadan yaşıyamam zannerdim yaşandığını gördüm. Çok sebze ve az meyve yiyorum ve Gökçek İksiri alıyorum vede 15 günde 12 kg verdim, yani 15 sene sonra ilk defa 80 kg’ın altına indim. Gökçek Diyetin 1. haftası oldukca zordur ve 2. hafta’da biraz zor geçer ve 3. hafta vücut alışır ve çok az yemekle doyulduğu görülür. Bir zamanlar etsiz yemek olduğunda protesto eder ve yemek yemezdim. Akşamaları çay içmezsem başım ağrırdı. Şimdi hepsini terk ettim, demek ki istenince oluyormuş.

Balık ve meyve kilo yapmaz görüşü de yanlış bunu bizzat yaşadım. Fazla balık ve de meyve de kiloya sebep olabiliyor. Un mamülerinde ki nişasta çok kısa sürede şekere dönüşür ve buda metabolik değişimlerle yağa çevrilerek vücut ta depolanırken, sebzelerdeki karbonhidratın şeker dönüşmesi zaman alır, çünkü karbonhidratlar vitamin, mineral, enzim ve ptoteinlarla bileşik olarak bulunur. Bu nedenle aşırı sebze yenebilir, fakat aşırı meyve yemek iyi değildir, çünkü meyve yüksek oranda şeker içerir ve buda kilo yapar.

Sebze ve meyve’deki glikoz (şeker); Mineral, vitamin, enzim ve diğer lifli maddelerle birleşik olduğundan hemen şeker dönüşmez. Bu nedenle bağırsak mantarları sebze ve meyvelerdeki şekerlerden istifade edemezler. Bağırsak mantarları tahıl ve bakliyattaki, özelikle de un mamülerindeki nişasta hemen çözülerek şeker dönüşür. Artı saf şeker içeren tatlı, çikolata vs yiyecekler, kola ve fanta gibi içeceklerdeki saf şeker mantarların ana besinidir. Bu nedenle 6-7 hafta sebze çok yenebilir, fakat meyve aşırı yenmemelidir. Doğru beslenme ve aynı anda Gökçek İksir ve Gökçek Tonik alınır ise mantarlar yokedilir. Gökçek Sağlıklı Beslenme Yöntemleri yapamadan mantardan kurtulmak mümkün değildir.

Lenf sistemi: Lenf sistemi kan dolaşımı gibi doku ve hücrelerdeki artık maddeleri toplar, fakat lenf sisteminin bu trasport işlemi oldukca farklıdır. Kan dolaşımı atar ve toplar damarlardan oluşurken, lenf sistemi tek yönlü yol gibi sadece toplama işlemi yapar. Hücreler arasında kalan artık maddeleri lenf sistemi alarak ana lenf damarına (kanalına) ulaştırır, bu kanalda artık maddeleri (curuf) toplar damarlara verir.Lenf sistemine beyaz kan dolaşımı da denir. Lenf sisteminin % 85′i bağırsaklardadır. Şehirlerin çöpünü belediye toplar, vücuddaki artı maddeleri (curuf) ise lenf sistemi hem toplar hemen de mikropların yayılmasını önlemek için lenfositleri üretir. Kirlenen vücudu temizlemek için mutlaka Gökçek İksir, Gökçek Lenf çayı kullanmak ve diyet yapmak gerekir.

Akşama yemeği: Neden akşam saat 18′den sonra ağır yemekler yememeli, çünkü mide 18′de sonra çalışmasını minimuma (en düşük tempo) indirir. Ve böylece tam sindirilmeyen besinler bağırsaklara geçer ve orada da gerekli sindirim olmaz ve absorbe edilen besleyici meddeler tam hazmedilmemiş olduğundan yanarak enerjiye dönüşürken aşırı curuf (artık madde) oluşur ve bu curuf (artık madde) vücudun zayıf noktalarına depolanır. Böylece kilo vermek imkansız olur ve de kişi sürekli kilo alır. Mide sabah saat 3′de çalışmaya başlar ve saat 7′de en yüksek çalışma temposuna ulaşır. Saat 13′e doğru çalışmasını yavaşlatır ve 18′den sonra çalışmasını minimuma indirir. Bağırsaklar saat 7′de normal çalışmaya başlar ve saat 13′de çalışma temposu maksimuma erişir ve saat 18′ye doğru temposunu azaltır vede saat 22′a doğru minimum derecede çalışır. Bu nedenle geç saatlerde yenen besinler hazmedilmez ve büyük problem yaratır. Nişastalı besinler (ekmek, makarna, bakliyat, tahıl vb) akşam geç saatlerde yenirse tam sindirilmez ve nişasta şekere dönüşür, şekerde yağa dönüştürülerek vücutta depolanır. Yani ha hayvansal ağır besinler, ha nişastalı besinler her ikisi de kilo yapar. Bu nedenle akşam yemeği yerine yoğurt, meyve, sebze yenmesi veya sebze çorbası içilmesi doğru olur.

Almanlar akşam yemeği yemezler: Almanların akşam yemeği yememesi benim çok tuafıma gidiyordu. Almanlar akşamları bir dilim ekmek, sebze çorbası veya bir meyve veya bir kase yoğurtla idare ederler. Bunu ben 30 yıl önce anlamamıştım, ama araştırdığımda bunun bir Osamanlı tarzı beslenme olduğunu gördüm. Atalarımız hep sünnete uymuş ve Atlas dan (Fas) Alaska ya kadar at koşturmuş. Nasıl at koşturmuş sağlıklı beslendiği ve sağlıklı yaşadığından, yani sünnete uyduğundan. Ne zaman sünnet’ten uzaklaşmış o zaman hantalaşmış beyin ve bileği çalışmaz olmuş ve küçülmüş küçülmüş ve de küçülmüşüz. Artık büyümenin zamanı gelmiştir. Bu nedenle doğru beslenelim ve kafamızda bildiğimizde çalışsın. Ben 26 yaşına kadar 57 kg geliyordum, sonra evlenince (1983) 67 kg’a, iki aylik askerlikten sonra (1989) 77 kg’a, 2000 yılında 87 kg’a ve 2003′de 90 kg’a çıktım.
Sindirim salğılarının kalitesinin düşmesi nedeniyle hayvansal besinler sindirilmez ve kalın bağırsağa ulaşan besin artıkları kokuşur ve buradaki zararlı (patalojik) bakterilerin azmasına (çoğalmasına) sebep olur. Böylece 6-7 hafta sebze ve meyve yiyerek faydalı bakterilerin artması vede zararlı bakterilerin yok olmasını sağlanır. Tabii Gökçek İksir ve Gökçek Tonik’i kulanmaka gerekir, tedavi sürecini hızlandırmak ve kalıcı iyileşmeyi sağlamak için. Bağırsak florası ancak ve ancak böyle optimal seviyeye ulaşır. Bağırsaklar 350 metrekare ve 100 katirilyon bakteri vardır ve bunlar sağlıklı bir bağırsakta % 99′u faydalı bakterilerdir.
Ne kadar kimyasal ilaç, özelikle de antibiyotik kullanılırsa bağırsak florası o kadar bozulur. Hastalıkların % 90′ı bağırsaklardaki bağırsak florasının bozulması, % 5′ mide rahatsızlıkları ve de % 5′ diğer organlardaki problemlerden kaynaklanır. Gastirt ve ülseri 1-3 şişe Gökçek Tonikle tedavi etmek mümkündür, fakat bağırsak florasının tedavi edilmesi ancak ve ancak doğru beslenme Gökçek İksir ve Gökçek Tonikle mümkündür. Bağırsak mantarları sülük gibi bağırsak mukazasına yapışır ve dışarı atılamaz. Ben 17 sene alerji nedeniyle testler yaptırdım, mantar yok dendi, fakat belirtileri bunu gösteriyordu. Geniş yazı aşağıdadır.

Yanlış Beslenme: Neden bu kadar kilo aldım, tabii çok yanlış ve ağır beslenme nedeniyle. Tanıdıklarımdan 35-40 yaşlarındaki bazı insanların kalp ve kan dolaşımı problemi, damarların yağlanması (arterioskleroz) ve aşırı kilolardan öbür dünyaya göçmeye başladılar ve bu beni korkutu. Bu nedenle bir çok diyet yöntemi uyguladıysam da pek başarılı olmadım. Bende et, peynir ve yumurtayı bıraktım ve de siyah çay kahve, kola ve fanta içmemeye başladım. Ve de akşamları fıstık ve antep fıstığı yemeyi bıraktım. Akşamları ise hayvansal besinler, hamurlu ve bakliyatgiller gibi ağır yiyecekler yerine çok az meyve, salata veya yoğurt yedim veya sebze çorbası içtim. Ve bana ait olan Gökçek Diyetini geliştirdim ve iki hafta Gökçek Diyet ve Gökçek Kan çayı içtim vede 6 kg (06.12.06) verdim. Gökçek Sağlıklı Beslenme Yöntemlerivücudun metabolik değişimlerini tetikler, yani arıtır ve aşırı yağlar yanarak erir ve böylece fazla kilolar atılır. Şişmanlık başta nefes darlığı, kolesterol, damar sertliği, kalp krizi, beyin kanaması, yüksek tansiyon, allerji, sindirim rahatsızlıkları, görme ve duyma anormalikleri, cinsel yetersizlik vb.. gibi rahatsızlıkların ana sebebidir.

Türk Misafirperverliği veya Türk İşkencesi: Aslında çok güzel örf, adet ve töre gibi görünse de bu abartı misafirperverlikten çıkıyor ve işkenceye dönüşüyor. Misafir gittiğiniz yerde veya size misafir geldiğinde masanın üstü boş kalırsa ayıp olurmuş gibi, önce çay ve çerez, yemek vaktine karar zaman varsa kahvaltı gibi hafif aperatifler, yemekten sonra, tabii bu yemek zaten çok çeşitli ve ağır, evet yemekten sonra meyve ve meyveden sonra yine cerez, çay veya kahve faslı. Bütün bunlar normal olanıdır. Birde bazı misafirler ayağa kalkmadan yine açıktılar mı diye sorma ve hatta yatılıya gelen bazı misafirler yatmadan önce yine bir şeyler atıştırıyorlar. Misafirlik misafirlik olmaktan çıkıyor, işkenceye dönüşüyor ve bunu her ev sahibi yapmak zorunda, çünkü dedikodudan korkuyorlar. Bu kötü alışkanlık töre, adet veya misfirperverlik olamaz. Bu insanaları zehirlemektir. Bana kalırsa misafire yemek vermemek vermekten daha iyidir, misafirin ve tabii kendi sağlığınız için. Bir haftalığına Türkiye ye gidiyorum 6-7 kg alıp dönüyorum.
Yemek, yemek, yemek evet her fırsata yemek yemek için şartlar oluşturmak. Bayanlar akşamaları kadınların altın günü vs diyerek toplanmaları ve yine yemek, çay, kahve, çerez ve meyve faslı devam ediyor. Erkekler saatlerce kahvede kağıt veya okey oynadıktan sonra evlerini hatırlıyorlar ve eve gelince geç saatlerde çok ağır yemekleri tıka basa atıştırmalar ve hareket etmeden yatıyorlar. Özelikle de Almanya da Türk kadınlarını görünce korkumdan onlara yol veriyorum, çünkü yürürken bir çarpsalar maşallah uçarsın. Çoğu bayan evlendikten sonra birde 2-3 çocuk yapınca kendilerine hiç dikkat etmiyorlar ve sürekli hamurlu, peynirli ve etli yiyeceklerle obez (aşırı şişman) olup çıkıyorlar. Bu nedenle de çok boşanmalar oluyor. Adam bakıyor rus, taylant veya alman kadınları çıta gibiler, sonrada boşanıyorlar. Almanyadaki kadın sığınma evlerindeki kadınların çoğu Türk ve Faslı nerdeyse almanlar dan fazlalar. Evet birde çok kötü adetlerden biride cenazeye başsağlığına gidenler, karınlarını doyurmayı düşünüyorlar ve yemek yemeden ayrılmıyorlar, bu ne kötü bir alışkanlık. Millet kendi yasınamı yansın, yoksa gelen vatandaşa yemek hazırlamak için koşuştursun?

Evet staj yaptığım o günlerden bu günler kadar tam 28 yıl geçti. Gökçek Diyet aldıktan ve ağır akşam yemeğini bıraktıktan sonra az yemekle yaşamanın mümkün olduğunu gördüm. Ağır akşam yemeğini bıraktıktan sonra akşamları bir kase yoğurt veya bir meyve veya bir tabak salata yiyince veya bir kase çorba içince midem küçüldü ve artık fazla yemek yemeden aynı tempo ile çalışıyorum ve de daha dinçim. İşte şu kadarlık kilo kalori şundan ve bu kadarlık kilo kalori bundan yiyeceksin demek hikaye. Sindirim sistemeleri iyi çalışan insan az yemekle yetinir, ama sindirim sistemilerin de problem olan kişi ne kadar yese doymaz.Mide: mide asidi (HCL) ve sodyum hidrojen karbonat (NaHCaO3)’ı salğılar asidi direkt besinlerin hazmı için mide mukazasına gönderirken, sodyum hidrojen karbonatı pakreasa nakleder. Bu asit ve bazın kaliteli salğılanabilmesi için öğünler arasında 4-5 saat gibi bir zaman dilimi gerekir ve de arada bir şeyler atıştırmakta asit ve bazı kalitesinin düşmesine sebep olur. Asit ve bazın kalitesi düşünce besinlerin sindirilmesi problem olur. Bu nedenle mümkünse günde 2 öğün en idealidir, şayet mümkün değilse 2,5 öğünde olabilir. Bu Alman tarzı beslenme gibi gözükse de değildir, çünkü bunlarda bu beslenmeyi Osmanlı’dan almış Osmanlı’da malum Kuran’a ve Peygamber Efendimizin sünnetine dayanarak bu beslenme tekniği gelişimişti. Eskiden beri İstanbul’da yaşayanlar sağlıklı beslenmeyi bilir. Avrupa hayranlığı ve bizden olmayan burjuvazinin Türk gibi değil Avrupalı gibi yaşaması diğer insanlarımızın da bunlara özentisi nedeniyle milli değerlerimiz yok olmuştur. Mesela Atatürk’ün en sevdiği yemek kuru fasulye, bu gün hangi zengin kuru fasulye yerki.

Kalori: Yılardır duyarız işte büroda çalışan şu kadar, inşaata çalışan şu kadar kalori alması gerek, şu besinden şu kadar bu besinden bu kadar denir ve bizde inanırız. Almanya ya yeni geldiğimde inşaat mühendisliğini okumak istedim ve bir yıl bir inşaat firmasında staj yaptım. Burada çalışan Alamanlar benden büyük ve kilolu idi. Ve hatta biri vardı adam 2 metre boyunda ve 100 kg ağırlığında. Hep birlikte kahvaltıya çıkınca onlar küçük 50 gramlık bir sandeviç ve içinde incecik kağıt gibi bir dilim peynir veya salam yiyorlardı ve kahve içiyorlardı. Bense 5-6 sandevic, domates, biber, salatalık, zeytin ve peynir yiyordum. Bende Türkler arasında öyle çok yemek yiyen biri sayılmazdım. Almanlar bana bakıp bugün sizin bayramınız mı var diyorlardı. Yani adamalar öyle alışmışlar ki bir dilim ekmekle yetiniyorlardı.

Günde 5-6 öğün yeme hikayesi de doğru değildir. Bazı hastalara doktorlar az yemek yemeyi tavsiye edeceğine, gün alınan 3 öğünün 5-6 öğüne yayılmasını tavsiye edilmektedirler. Evet günde 3 defa ağır yemek yemek tabii doğru değil ve bunun yerine günlük 3 defa alınan öğünü, 5-6 öğüne yaymak iyi fikir gibi gözükse de iyi fikir değil. Günde 3 defa değil mümkünse 2,5 öğün almakatır, yani akşam yemeği yerine yoğurt, meyve, salata veya çorba gibi çok hafif bir menü iyi olur. Neden böyle bir beslenme gereklidir? Çünkü mide kahvaltıdan sonra bunun hazmetmek için 4-5 saat zamana ihtiyaç duyar ve öğle yemeğinden sonrada yine 4-5 saatlik bir zaman dilimine ihtiyaç vardır. Ve çok hafif bir akşam öğününden sonra mümkünse bir şey yememek gerekir. Zira mide bu saaten sonra en minimum çalışma temposuna girer ve yenilen besinler hazmedilmez mide büyür ve sarkar.

İbn-i Sina: Almanca yayınlanan tıp kitaplarda bile İbn-i Sina’nın dünyanın gelmiş geçmiş en büyük hekimi olduğu vurgulanır. Fakat Türk ve müslüman olduğunu gizlenmek için ona birde Avi cenna ismini takmışlar ki okuyanlar İtalyan sansınlar. İsviçreli Paracelsusu Almanlar Alman diye sahiplenirler. Paracelsus İbni Sinayı taklit etmiş ve bazı yöntemelerini de geliştirmiştir. Osmanlı Maturidilik’ten Eşariliğe geçince Üniversitelerde pers ve arap üleması söz sahibi olmuş ve bu da bizim sonumuzu getirmiştir. Çünkü Kahire, Bağdat ve Kum’dan (Tahrana yakın bir şehir) gelen ülema islamı Türke göre değil araba ve farsa göre yorumlamış ve müsbet ilimler Medreseler’den kalkmıştır. Çöküşümüzün sebebini anlayan ilk insan Atatürk olmuş ve yeniden Maturidiliğe geçişi başlatmış, fakat yerine geçen çözmez, Türk milletini batının kulu kölesi yapmıştır. İbni Sina ilmi kaynağından yani Kuran’dan ve Sünnet den aldığından en büyük hekimdir. Paracelsus’da büyüktür, çünkü ustası büyüktür. İbn-i Sina gibi büyük bir hekim varken Hippokrat adına yemin etmek hattadır, tabii batılılar bunu yapıyorlarya bizimde aynısını yapmamız gerek)
Gökçek Diyet ve Gökçek Zayıflama çayı ile zayıfladık, peki bu diyeti bırakınca yeniden kilo alırmıyız? diye sorular soruluyor. Diyet diyince bir kaç ay dikkat edeceksin sonra yine istediğin gibi yiyip içeceksin diye anlaşılıyor.Aslında bu diyet değildir, sağlıklı beslenme tekiniğidir ve ömür boyu süremsi gereken bir durumdur.Bir atasözü vardır: Kahvaltını Sultan gibi, öğle yemeğini Ağa gibi ve akşam yemeğini dilenci gibi yap buyurmuştur. Bu ne demek sabah istediğin gibi yiyebilirsin, öğle dikkat etmelisin ve akşam ise çok az yemelisin, aynı ilaç alır gibi. İşte o zaman kilo almazsın. Sindirim sisteminin çalışma temposuna göre kişi beslenirse birçok hastalıktan kurtulur ve de kolay kolay hastalanmaz, bağışıklık sistemi en ideal şekilde çalışır. Sindirim organları ile bağışıklık sisteminin ne ilgisi var diyecek olursanız. Evet çok ilgisi var, çünkü bağışıklık sisteminin % 85′i bağırsaklarda faaliyet gösterir. Bağırsaklarınız sağlıklı ise vücudunuzda sağlıklıdır. Bağırsaklarınızda problem varsa burası bataklık gibi sürekli mikrop üretir ve diğer birçok hastalığı tetikleyen merkez olur.

Gökçek Kan çayı: Hücreler, hücrearaları, dokular ve doku araları, organlar ve organ araları, eklemler ve de özelikler bağ dokularında oluşan curufu atmada Gökçek Zayıflama çayı da çok önmelidir.Bağ dokularını temizler, kemikleri güçledirir, damarlara elastizite kazandırır, yani kireçlenmeyi (yağlanmayı ) önler. Bilindiği gibi bir kişinin bünyesinin % 18′i bağ dokularından oluşur. Yani asında en büyük organ diyebiliriz. Fakat hepsi bir arada olmadığından her organ, doku, kemik, damar veya sinirin kendine has bir bağ dokusu vardır. Bu nedenle bazı bağ dokuları oldukca sert iken, bazıları oldukca yumşak ve elastik olabilir. Bu bağ dokuları organları ve dokuları elastik tutmakla kalamaz organlara kanın giriş ve çıkışları ve de artık maddelerin taşınması da bu bağ dokuları aracılığı ile olur. Bağdokularında curuf oluşması demek buraya yerleşen bakteri, virüs ve mantarların sürekli çoğalması ve de toksik madde üretmesi demektir. İşte Gökçek İksiri veya Gökçek Diyetin yaptığı bu temizlik hareketini Gökçek Kan çayı destekler ve tedavi sürecinin kısalmasını sağlar.

Siyah çay ve kahvede bağırsak mukozasını kurutur, bu nedenle bağırsaklar vitamin, mineral, enzim, glikoz vb.., besleyici maddeyi değerlendiremez, çünkü besleyici maddeleri pompa gibi emerek alan visüler kanallar kurur ve görevini yapamaz. Kola ve fanta gibi içecekler aşırı oranda şeker içerir, bu şekerde bağırsak mantarlarının hızla çoğalıp yayılmasına ve de kemiklerin erimesine sebep olur. Beyaz un mamüleri (yani kepeksiz undan yapılan ekmek, makarna vs…,) ise mineral ve vitamin içermediğinden bağırsak rahatsızlıklarına ve de vitamin yetersizliğine sebep olur. Gökçek Diyet ismi ile satışa sunduğumuz ürünümüz doğal ve de hiçbir yan tesiri yoktur.

Dil üzerinde 5 çeşit tat alama alanları vardır ve bunlar acı, eşki, tatlı, tuzlu vede yağ tatlı alma alanlardı. Bunlardan acı (mavi), eşki (yeşil), tuzlu (sarı ) ve tatlı (lila) tat alanlar hücreleri otomatik olarak aktiftir ve bu tatlarda olan besinleri aldığımızda hemen değerlendirme yaparlar ve besinin tadı konusunda bilgi sahibi oluruz. Fakat yağ tadını alan hücreler aktif değildir ve bu nedenle örneğin zeytin yağlı yemek yediğinde özel ayrıca bir tat almazsınız bu tadı değerlendiren hücreler ancak ve ancak 40 gün süreyle zeytin yağını sade veya salata ile alırsanız aktif olur. Aksi halde aktif olmaz. 40 gün sonra zeytin yağlı besinler yiyince damak tadına ulaşan kişi bu tür beslenmeden vazgeçmek istemez.

Peynir, et ve mamüleride kişide bağımlılık yapar uzun süre peynir ve et yiyen kişi peynir, et ve et mamüllerini bırakamaz. Sağlık problemleri nedeniyle bıraktı diyelim o zamanda doymaz ve kendini sürekli aç hisseder ve haliyle aşırı yemek yeme hissi doğar. Peynir, et ve et mamülleri mide ve bağırsaklar da en uzun süre kalan besinlerdir ve kişiyi tok tutar. Oysa meyveler 20-60 dakika ve sebzeler 30-120 dakika midede kalır. Buda kişinin erken açıkmasına ve yediği besinler nedeniyle doymamasına sebep olur. Bu nedenle diyet yapan kişiler diyeti bıraktıktan sonra daha çok yemek yerler ve daha kilolu olurlar. Sindirim organlarının alışık olduğu hazım süresi kısalınca, boşalan mide kişide açlık duygusunu uyarır. Et, peynir, yumurta ve mamüllerine alternatif olacak ve midede uzun süre kalacak ve kişinin açlık duygusunu giderecek bir besin gerekir
.
Salata: Bu besinde zeytin yağıdır. Midede normal olarak 30-120 dakika kalan çoban salatasına zeytin yağı katlırsa bu süre midede 3-4 saate ve bağırsaklarda 8-10 saate kalır ve kişinde açlık duygusu uzun bir süre gözükmez. Ayrıca zeytin yağı olmadan yenen domatesteki likopen isimli bir çeşit B-Vitamini çok çok az değerlendirilir. Zeytin yağı ile ise tamamı değerlendirilir. Bu diğer sebzeler içinde geçerlidir. Her türlü salataya zeytin yağı, sirke ve limon suyu katılmalıdır. Yemeğe başlamadan önce salata yenmeli, sonra çorba içilmeli ve sonrada diğer yemekler yenmelidir. Neden çünkü önce salata yenirse bağırsakları çalıştırılır, hareketlendirir, tembeliği önler, bağırsak içindeki artık maddeleri dışarı atılmasını sağlar. Yemekten önce salata yenmesi ile bağırsaklarda ishal, kabızlık ve tembelik gibi durumlar olmaz vede bağırsaklarda iltihaplı ve ülserli rahatsızlıklar olmaz. Şayet herhangi bir rahatsızlık olursa Gökçek İksiri kullanılmalıdır, Gökçek İksiri ile bağırsaklardaki curuf dışarı atılır.

Peynir: Halk arasında peynirin kalsiyum için çok çok önemli olduğu söylenir ve hatta doktorlar kemik erimesine karşı bol bol peynir yenmesini tavsiye ederler. Ve bol peynir yenince kemiklerdeki kalsiyum oranının artacağı iddea edilir. Et ve peynir yiyince Hücrelerdeki metabolik değişimler sırasında aşırı asit oluşur, bu asidi atmak için aşırı kalsiyuma ihtiyaç duyulur. Ve böylece aşırı asitle birlikte kalsiyumda dışarı atılır. Yani peynir yiyince kalsiyum alınır ama alınandan çok daha fazlası, peynirin sebep olduğu asitlenme nedeniyle dışarı atılır. Vücudumuzdaki asit-baz dengesinin sürekli dengede olması gerekir asidin aşırı artması demek komaya girmek demektir ve sonu ölümdür, bu nedenle küçük beyin oksijen alımını yavaşlatır. Fakat asla peynir yenmemelidir.Peynir asala yenememelidir, çünkü iltihaplanmaya sebep olur. Peynirle ilgili üçüncü önemli tehlike ise Tyramin isimli bir madde içerir ve bu madde normal olarak monoaminooksidaz tarafından yok edilir. Depresyon ilaçıları Tranylcypromin içerir ve bu maddede monoaminooksidazı frenler. Böylece Peynirin içinde olan Tyramin vücutta yoğunlaşır ve buda yüksek tansiyona neden olur. Depresyon ilaçı alan hastaların bu nedenle kesinlike peynir yememeleri gerekir. Bu tyamin suçuk salam gibi besin maddelerinde de bulunur. (NH 10.2000.6)
Et, Peynir ve mamülleri sebep olduğu ikinci önmeli tehlike ise vücutta iltihaplanamaya sebep olmasıdır. Et ve Peynir kan ve dokularda asitlenmeye sebep olur ve asitli ortamada immün sistemi faliyetini azaltırken, çünkü yeterince oksijen alamazlar ve de bakteri, virüs ve mantarlar daha hızklı çoğalmaya başlar. Kanın PH-değeri 7,4′dür ve bunun sürekli korunması gerekir. Et, Peynir ve etmamüleri vücudumuzdaki H+ (hidrojen) ve C+ (karbon) iyonlarının yükselmesine neden olur. Bunu nötüleştirmek için O2- (oksijen) iyonları gerekir ve O2- iyonlari ile birlikte H2CO3 (karbonikasit) ortaya çıkar. Buda H2O (su) idraryoları ile CO2 (karbondioksit) nefesyolları ile dışarı atılır. Et Peynir ve et mamülleri H2CO3’nin aşırı yükselmesine sebep, buda kanın asitlenmesi demekdir ve bu büyük tehlikedir. Asitlenmeyi durdurmak için küçük beyin akçiğere O2- alımını yavaşlatmayı emreder, O2-alımının yavaşlaması ile birlikte beslenemeyen hücreler nedeniyle kişi hemen yorulur, dermansızlaşır ve güçsüzleşir..
Et yemeklerinin hazırlanışı da çok önmelidir. Ekide et yemekleri genelikle sulu yemekler iken, bugün et yemekleri genelikle döner veya kebap şeklinde direk ateşte bişirilen etler oksitlenmekte ve oksitlenen et mide ve bağırsakalra zarar vermektedir. Bu nedenle eski usul haşlamalı etli yemekler daha az zararlıdır. Oksitlene etli yemekler ve peynir aşırı asitlenmeye sebep olur. Uyumakla yorğunluk geçmez, günde 10 saat uyusanız yine kendinizi yorğun hissedersiniz, çünkü et ve peynir vücuttaki asiti aşırı yükseltir ve bu asidin nötürleştirilerek asit-baz dengesinin normala dönmesi çok zaman alır. Ve oksijen asidi nötürleştirmek için harcandığından yorğunluk, halsizlik ve dermansızlık uzun sürer. Özeliklede akşamları et ve peynir yenirse bir gün sonra yorğunluktan kendinize gelmeniz çok zaman alır. Bu nedenle en fazla haftada iki gün et ve mamüleri yenmelidir.
Et: Yüksek tansiyon asıl nedeni aşırı hayvansal besin özelikle de et ve et mamüleri tüketme sonucu bağırsaklarda ortaya çıkan „Metihionin“ aminoasidinin B6,B12- vitaminleri tarafindan elimine edilememesi neticesinde ortaya çıkan „Homocystein“dır. Homocystein LDL-Kolesterolunu (zararlı Kolesterol) oksitlemesi sonucu. LDL-Kolesterolu makrofajlar (bakterileri yiyerk yok eden savunma hücreleri) tarafindan yabanci madde (zararlı bakteri veya virus) diye alğılanmasına sebep olur. Makrofaj LDL-Kolesterolunu yiyerek yok etmeye çalışır ve böylece süngerimsi artık maddeler oluşur ve bunlarda damarların iç yüzeyine yığılarak damar sertliğine neden olurlar. Damar sertliği başta beyin kanaması, kalp krizi ve kalın bağırsak kanseri gibi çeşitli hastalıklara sebep olur. Gökçek İksiri, Gökçek Tonik, sarımsak, bağırsak florsı için en ideal ilçlardır.
Beyaz Un: Karbonhidratlı besinlerde sağlığa zararlıdır vede şişmanlığa neden olurlar. Burada yağlı besinleri anladıkta karbonhidratlı besinler neden şişmanlığa sebep oluyor diye bir soru akla gelebilir. Karbonhidratlı besinler deyince lifli (sebzeler meyveler) besinler değil, nişastalı besinleri özeliklede kepeksiz un’dan yapılan yiyecekleri kastetmeteyiz. Nişasta bir polisakkarid olup bağırsaklarda dissakkaride ve kanda glükoza dönüştürülür. İnsan vücudu gulkozu yağa çevirebilmektedir, bunlarsa ekmek, makarna, şeker, tatlılar ve diğer tahıl ürünlerininde oldukca bol vardır. Son zamanlarda sabahları çorba yerine börek, çörek, pasta yemek çok moda ve modern oldu. Sabah sabah yenen bu besinler mide ve bağırsakları yorar ve bağırsakların hareketlerini sınırlar. Çorba hoşunuza gitmiyorsa meyve veya sebze yiyin ama asla börek, çörek gibi ağır yiyeceker sabahları iyi değildir. Kanda fazladan bulunan gulukoz ileride kulanılmak için yağa dönüştürülerek depolanır. Bu nedenle et, peynir ve yumurta gibi hayvansal besin yemeyenlerden de şişman olurlar ve hatta hamurlu yiyeceleri çok sevenler, bakiliyat ve tahıl ürünleri daha şişman yapar, çünkü hayvansal besinler aynı zamanda proteinda içerirken nişastalı besinler hemen hemen yok denecek kadar protein içerirler.
Protein ve yağın ayrışması zaman alır ve böylece pankreasa zaman kazandırılır, yeterince insulin salğılaması için. Kepekli ekmekteki nişastanının şeker dönüşmesi zaman alır çünkü vitaminler, mineraller ve lifli maddelerin ayrışması gerek. Bu nedenle kepekli ekmek yiyenlerin şeker hastalığına yakalanma ve şişmanlama rızki beyaz ekmek yiyenler göre daha azdır. Akşamaları yenen hamurlu yiyecekler, bakliyet ve tahıl ürünleri tam sindirilmediğinden sindirim problemelerine sebep olur. Bu nedenle akşamları sebze, meyve ve yoğurt gibi hafif yiyecekelr tercih edilmelidir. Almanya ya geldiğimde Almanların sulu sıcak akşama yemediklerini gördüm ve şaşırdım, fakat ardan geçen zaman içinde çok doğru beslendiklerini gödüm. Gerçi bunlardan önce bizim Osmanlı akşamları asla ağır yemek yememiş. Yani Almanlar dan biz bir şey alıyoruz ama aslında o aldığımız değerin aslıda biz aittir.
Beyaz Şeker: Şekerin kullanılması ise çok yenidir. Şekerin doğalı, yani birleşiminde vitamin mineral ve enzim içerdiğinden zararı pek yoktur. Örneğin eskiden kullanılan Turhal şekeri veya esmer şeker normaldir. Eskiden tatlandırıcı olarak bal ve pekmez kullanılırdı. Şeker pancarından elde edilen şeker ilk zamanlar doğal iken sürekli yeni metotların geliştirilmesi ile şimdi beyaz şeker hiç vitamin mineral, enzim ve amino asit içermez ve en önemli kısmı hayvan yemi yapımında kullanılır. Bu da kandaki şekerin aniden yükelmesine sebep olur, çünkü vitamin, mineral, enzim, ve amino asit içermediğinden hızlı geçiş olur. Şeker kanda yükselirken bu şekeri hücreye taşıyacak olan insulini yeterince salğılanaması nedeniyle zamanla şeker hastalığı ortaya çıkabilir.
Bu nedenle doğal şeker kullanılmalıdır. Dünyada en sağlıksız beslenen millet malesef Türk Milletidir. 84 milletten insanın çalıştığı havaalanında bir firmada çalışıyorum. Asyalılar pirinç, deniz ürünleri, sebze ve meyve, Avrupalılar patates, lahana, meyve, sebze ve hayvansal ürünler, Afrikalılar sebze, meyve, tahıl ağrılı beslenirken. Dünyada sadece Türklerin varlıklı olanları hastalık derecesinde hayvansal besinlerden: et, peynir, yumurta ve kepeksiz un mamülleri (kepeksiz unda mineral, vitamin, enzim bulunmaz ve kişinin bağırsaklarına yapışır, geniş bilgi için buğdaya bak) vede alkol, fanta ve kola türketiyorlar.
Bu da bile bile ölüme koşmaktır. Avrupada ki Türkler özelikle çok sağlıksız besleniyor ve sürekli hayvansal besin tüketiyorlar. Türk Milletinin geleceği bu gidişle pek parlak değil. Osmanlı yani dedelerimiz akşamları hayvansal besin yemezlerdi ve en fazla haftada 2 defa et yerlerdi, çok yüksek bir beslenme kültürüne sahiptiler. Hiç et yememekte iyi değil çünkü et hücre yenilenmesinde çok önmeli rol oynar. Yani sünnette uyarlardı. İslam’dan uzaklaşan bizler, batıya yaklaştıkca ilkeleştik.
Almanya da alkol nedeniyle kısırlaşma 50 yıl öncesine göre % 50 aramıştır ve Almanya da 100 yakın sperm bankası var. Yani çocuk sahibi olmak isteyen tanımadığı bir erkeğin sperması ile hamile kalıyor. Bizde koskoca devlet adamlar sanki çok büyük bir marifetmiş gibi her vesilede ellerinde bir kadeh tokuştur babam tokuştur. Bu devlet adamları bizim bilmediğimiz gizli güçleremi hizmet ediyorlar. Ben 28 senedir Almanyadayım devlet adamları mümkün oldukca kadehlerle ve sigara ile medyanın önüne çıkmamaya çalışırlar, yani kötü örenek olmazlar.
1-) İsmail bey bana gelerek doktorunun bağırsaklarının aşırı yağlandığını ve kolesterolunun yükseldiğini doktorunun et ve et mamülleri yememesini söylediğini söyledi. Ve bende mucizevi bir ilaç istedi. Bende ona mucize yok et, peynir, yumurta ve mamüllerini yemiyeceksin ve Gökçek İksiri kullanacaksın dedim. Bana et’ten vazgeçemem, atın ölümü arpadan olsun dedi. Ve İsmail bey 6 ay sonra 41 öldü ve geride 4 gözü yaşlı çocuk bıraktı.
2-) Hakan beyle ne zaman konuşsam yemeden içmeden bahsediyor ve şurada piknik yapalım, şuranın kuzusu iyi buranın tavuğu iyi diyordu. Yani vatandaşla sağlıklı bir konuşma mümkün değildi. Oda bizim konuşmamızdan rahatsız oluyor ve sizin işinizde vatan, millet, sakarya diyordu. Ve bu tanıdık 44 yaşında kalp krizinden öldü ve geride üç çocuk bıraktı.
3-) Selami beyle ne zaman sohbet etsek yaptığı seyahatlerden ve yediği yemeklerden, özelikle de etli yemeklerden bahsediyordu. Beyin kanaması geçirdi, beyin amaliyatından sonra 3 ay hastanede kaldı ve 1 yılda çalışamadı, şimdi halla sağlıklı sayılmaz ve arada bir yine istirahatte ayrılıyor.
4-) Hasan abi boğazına pek düşkün bir insan oda hayvansal besinlerden, sucuk, salam ve peyniri çok seviyor. Kalp krizi geçirdi, baypas oldu. Aylarca hasatanede kaldı şimdide eski sağlığına kavuşmadığından arada bir işe gidiyor ve çoğunlukla istirahatte.
5-) Mehmet Efendi 40 yaşında ve aktif spor yapan bir şahıstı ama kalp krizinden vefat etti, sebebi aşırı hayvansal besin. Allah rahmet etsin
İçecekler: Beslenme deyince akla genelikle yiyecekler gelir oysa içeceklerde çok çok önemlidir, çünkü içecekler bütün sindirim sistemini altüst edebilir. Siyah çaydan uzun süre ve aşırı miktarda içilirse bağırsakları kurutur ve sindirimini bozar geniş bilgi için çaya bak. Kahvede aynı şekilde uzun süre ve aşırı miktarda içildiğinde başta gastrit olmak üzere birçok rahatsızlığa neden olabilir geniş bilgi için kahveye bak.
Asitli içecekler (Cola, Fanta) ise kanın ve dokuları asit-baz dengesini bozarak asidoza sebep olur ve de içerdikler aşırı miktarda ki şeker nedeniyle kemikleri eritir ve sindirimi zayıflatırla (Geniş bilgi için kola ve asidosa bak).Doktorlarin çoğu çok su içilmesini tavsiye ederler, oysa fazla su içilince böbrekler vücuttaki fazla sıvıyı atmak için böbrek hücrelerindeki (nefro, nephron) tübüler kanaları genişler ve idrarla birlikte aşır miktarda vitamin, mineral, glikoz ve protein gibi önemli maddelerde dışarı atılır.

Azalan bu madderini yeniden temini için mide hücreleri (sensorlar, sensory) beyine açlık duygusunu uyarıcı sinyaller gönderir. Böylece kişi aşırı yemek yemeye başlar, aşırı yemek yiyen kişide sağlıklı sindirim olmadığından vücudunda aşırı miktarda cüruf (besi madderinin parçalanarak molekülere ayrılması sonucu ortaya çıkan artık maddeler) meydana gelir. Cürufun atılması kişide aşırı yorğunluk, dermansızlık ve bitkinliğe sebep olur. Yani çok içmek çok yemeğe ve çok yemek de çok uyumaya sebep olur, neticede kişide dermansızlık, halsizlik ve bitkinlik hasıl olur. Tabiki özelikle yaz aylarında hararete karşı fazla su içilmesi gerekir, günde 2-3 litre saf ve sade su gerekebilir. Asitli sularda zararlıdır, çünkü vücudun asit-baz denğesini bozar.
Meyve suları: Meyve sularının Almanya’da olduğu gibi doğal olduğunu zannediyordum. Bu nedenle bu konuda bir yazı yazmayı düşünmemiştim. Fakat Türkiye ye gelince hemen her firmanın meyve suyunu dendim. Meyve suyundan çok ŞERBETE benziyorlar. Doğrusu Almanya da 29 yıl kaldım hiç böyle meyse suyu içmemiştim. Bunlar Türkiye de meyve suyu değil şerbet suyu üretiyorlar ve satıyorlar. Ne kadar şerbet suyu o kadar kemikler erir, pankreas zayıflar, bağırsaklardaki mantarlar azar. Bağırsak mantarların artması demek bir çok hastalık demektir. Çünkü mantarlar çeşit çeşit toksik maddeler üretirler ve bu toksik maddeler kana geçerek alerji, kurdeşen, baş ağrısı, migren,depresyon vb bir düzine hastalığa sebep olurlar.
Gökçek Sağlıklı Besleneme Kuralları kişinin zayıf, normal ve obez olamasına göre 3 çeşit diyet yöntemi vardır.
1-) Kilolu olup zayıflamak isteyenlerin uyması gereken kurallar: Gökçek Sağlıklı Besleneme Kuralları 1
2-) Kilosundan memnun olup ta vücudundaki curuf ve toksik maddeleri atmak isteyenlerin uyması gereken kurallar: Gökçek Sağlıklı Besleneme 2
3-) Aşırı zayıf olanların dikkat etmesi gereken kurallar: Gökçek Sağlıklı Besleneme 3
Gökçek Sağlıklı Besleneme Kuralları 1: Kilolu ve hastalıklı kişilerin dikkat etmesi gereken kurallar. Obez ve hastalıklı kişilerde genelikle mide ve bağırsak problemleri olur. Bağırsaklar besinlerdeki mineral, vitamin ve enzimleri değerlendiremediğinde kişi sürekli fazla yemek zorunda kalır ve kilo alır vede hastalıklar sürekli çoğalır azalmaz. Bu tür rahatsızlıklar’da Gökçek İksir ve Gökçek Tonik kullanmaları gerekir.1-) Peynir asla yenememeli, çünkü asidoza sebep olur. Asidozu nötürleştirmek için aşırı mineraller harcanır ve curuf oluşur ve vücudun zayıf noktasına depolanır. Her kişinin bünyesinde değişik noktalarında zayıf dokular vardır. Bu nedenle curuf kişiden kişiye değişik noktalarda yoğunlaşır ve bu curuf içine mikroplar yerleşerek toksik maddeler üretirler. Curuf nedeniyle kişide vitamin, mineral, enzim ve protein eksikliği oluşur ve bağışıklık sistemi zayıfladığından mikroplar azar, çünkü curuf içindeki mikroplara bağışıklık sistemi etki edemez.

Yani bol sebze ve az meyve yerseniz hızlı zayıflarsınız, hızlı zayıflama sırasında deri, kas ve dokulardaki curuf atılmaz. Bu nedenle zayıflayan kişinin güzelği bozulur ve çirkinleşir. Tanıdğım bir bayan çok kısa sürede zayıflamıştı fakat çok çirkinleşmişti derileri, kasları sarkmış güzü buruşmuştu. Ben arkadaşın hanımını böyle görünce adeta hayalet görmüş gibi oldum. Bir Alman bayan ise yine hızlı zayıflamış kol-, baldır ve karın kasları aşırı sarkmıştı, sarkık kısmları amaliyatla aldılar, fakat yinede çirkinleşmesini önleyemediler. Yağlar erirken aynı zamanda curufun da erimesi için Gökçek İksir kullanmak şarttır, yoksa zayıflayacağım diye çirkinleşebilirsiniz. Bu nendele zayıflarken yağlar erir ve curfu erimezse kişide çirkinleşme olur. Gökçek İKSİRİ ile hem vücudunuzun dirençi düşmez, hem de zayıflarken çirkinleşme ve sarkma gibi problemler olmaz, çünkü vücudumuzun çöpcüsü olan lenf sistemini çalıştırır. Çöpcü çöpü toplarsa vücut’ta curuf problemi olmaz. Diyetten sonra yine eski beslenme tarzına dönülmemeli, diyet iki günlük iş değildir, hayat boyu dikkat edilmesiz gereken bir yaşam kuralıdır.DS, SL, MY, AK ve KK gibi şifalı bitkilerden oluşur. Gökçek Diyet curuf çözücü ve bağışıklı sistemini güçlendiricidir. Bu dört bitki DS, SL, MY, AK ve KK antiviral (virüsleri öldürücü, yok edici), antibakteril (bakterileri öldürücü) ve antimikotik (mantarları öldürücü, yok edici) özeliklere sahip bir şifalı bitkilerdir. Bu şifalı bitkilerin ortak özeliği kolesterol, lipid ve trigliserid gibi yağları eritici vücudu temizleyici ve zayıflatıcı özeliklere sahiptir. Gökçek Diyet diğer diyet ürünlerinden farklı olarak doğal ve yanetkisi yoktur. Kişi uzun süre alabilir, herhangi bir problem olmaz. Gökçek Diyetinin bir çok özeliği Gökçek İksire benzer, farkı zayıflatıcı olmasıdır.

Gökçek Sağlıklı Beslenme Yöntemleri: Bizim diyet şeklimiz diğerlerinden farklıdır ve aslında buna diye değil sağlıklı beslenme diyebilir.Malum diyet deyince birkaç ay bazı kuralları uyguluyacaksın sonra yine eski beslenme tarzına döneceksin.Oysa Gökçek Sağlıklı beslenme yöntemleri bir ömür boyu uyulması gereken kurallardır.Gökçek Sağlıklı Beslenme Yöntemleri Peynir asla yenmemelidir, çünkü asitlenmeye sebep olur.Asidoz nedeniylede vücuttaki mineraller asidi nötürleştirmek için kulanıldığından kişide mineral yetersizliği görülür. Tabiiki mireralyetersizliği kişde bir çok problemin ortaya çıkmasına sebep olur. Ve bunların başında asidi nötürleştirmek için harcanana oksijen kişide dermansızlık, halsizlik ve yorğunluğa sebep olur. Aşırı kalsiyum harcandığından kemik erimesine sebep olur. Bu nedenle peynir asla yenmemelidir. Et ve et mamüleride peynir kadar olmasada asidoza sebep olur bu nedenle haftada en çok 2 defa et ve et mamülü yenmelidir. (Hastaların 5-6 ay et ve et mamüleri yememeleri gerekir, vücuttaki asidin atılabililmesi için)
2-) Et ve et mamüleri de asidoza sebep olur, özelikle de et artıklarından yapılan ve aşırı kimyasal katkı maddeleri içeren sucuk, salam ve sosis iyi değildir, diyet süresince hayvansal ürün yememek gerek. Gökçek Sağlıklı Beslenme Yöntemleri 6 ay sonra sade ve temiz et haftada bir defa yenebilir.
3-) Bakliyat, tahil ve özelikle un mamüleri (ekmek, makarna, mantı, pasta, çikolata vs) hemen hemen nişastadan oluşur, yani nişasta polisakkarid demektir. Poli sakkarid parçalandığında disakkarid ortaya çıkar ve disakkarid de parçalanınca Glikoz ortaya çıkar. Glikoz bildiğimiz şekerdir. Kandaki fazla şeker yağa dönüştürülerek depolanır. Yani ha et yemeşsiniz ha ekmek her ikiside yağalanmaya şişmanlığa sebep olur.
4-) Akşam altıdan sonra yenen yemek sindirilmez, midede ve bağırsaklarda uzun süre kalır mide ve bağırsaklar genişler,sarkar ve de deforme olur..Mide ve bağırsaklar çalışma temposunu bu saat’ten sonra minimum seviyeye indirir. Bu nedenle mecbur kalırsanız yoğurt veya meyve yiyebilirsiniz.
5-) Salataya mutlaka zeytin yağı, sirke ve limonsuyu katımlalıdır ve meyveler yemekten önce yenmeli, böylece bağırsakların peristalik haretketi forma girer. Kabızlık, ishal ve hazımsızlık görülmez. Zeytin yağı katılmadan yenen salata kısa sürede mide ve bağırsaklar da kalır ve dışarı atılır, zeytin yağlı sakata uzun süre mide ve bağırsaklar da kalır ve kişiye doymuşluk hissi verir. Et ve peynir yiyenler bu nedenle kendilerini doymamış hissederler.
6-) Çok yavaş yemek yemeli böylece dilcik çevresin de bir kas oluşur ve besinler tam hazemdilmeden bu kas tarafından bırakılmaz, artı besinlere ağız tükrüğün’den yeterince PHYTİN ismi ile anılan asit karışır ve buda besinlerdeki mineral ve vitaminlerin değerlendirilmesinde rol oynar.
7-) Siyah çay ve kahve bağırsakları kurutur ve mideyi tahriş eder. Bu nedenle çok kolay gastrite yakalanma rizikosu ve bağırsaklar da da kuruma nedeniyle pompa gibi çalışan vilüs kanaları foksiyonlarını yerine getiremez ve kişide vitamin, mineral ve enzim yetersizliği görülür.
Tatlı ve hamurlu yiyecekler, tatlı içecekler, özeliklede kola ve fanta gibi içeceklerde aşırı şeker bulunması nedeniyle bağırsaklar’da mantarlar azar. Mantarlar zehirli alkoller, zehirli gazlar ve biyojen aminler (örneğin histamin) üretir ve bu da allerji, kemik erimesi, deri hastalıkları sindirim rahatszılıkları, depresyon vs gibi hastalıklara sebep olurlar. Bu nednele dikkatli belenmek gerekir.
Gökçek Sağlıklı Beslenme Yöntemleri 2:
Kilosun’dan memun olupta vücudun’daki curuf ve toksik maddeler’den arınamk isteyenler için uygun bir yöntemdir, bunun için Gökçek İksir artı Gökçek Zayıflama çayı uygun olur.
1-) Sade temiz et haftada 1-2 defa yenebilir. Sucuk,salam ve sosis et artıkları ve kimyasal katkı maddeleri içerdiğinden iyi değildir.
2-) Peynir asla yemememlidir çünkü asitlenemeye sebep olur ve asit iltihapları azdırır.
3-) Siyah çay ve kahve bağırsakları kurutur, ileride mineral, vitamin ve enzim yetersizliği demektir.
4-) Aşırı tatlı yemek ve özelikle de kola, fanta gibi aşırı şekerli içecekler bağırsak mantarlarını azdırır ve kemik erimesine sebep olur.
Gökçek Sağlıklı Beslenme Yöntemleri 3:
Aşırı zayıflık nedeniyle halsiz dermansız ve halsiz olanların genelikle mide ve bağırsak problemleri vardır, bunuda Gökçek İksiri artı Gökçek İştah çayı ile tedavi etmek mümkündür.
1-) Asla peynir yenmemeli asidoza sebep olur.
2-) Sade ve temiz et yene bilir, sucuk, salam ve sosis iyi değildir.
3-) Siyah çay, kahve bağırsakları kurutur iyi değildir.
4-) Aşırı tatlı yiyecekler ve kola fanta gibi içecekler bağırsak mantarını azdırı ve kemik erimesine sebep olur.
Aşırı Kilolar: Sevil hanım hamilelikten önce 55 kg geliyordu. Doğumdan sonra 85 kg’a çıkmıştı. Bir çok diyet metodu denemesine rağmen bir netice elde edememişti. Bana yardımcı olup olmıyacağımı sordu. Bende ona Gökçek Diyetle birlikte beslenmesinide değiştirirse başarılı olabileceğini söyledim. Akşamları saat 18′den sonra et, peynir, yumurta, ekmek, tatlı, bakliyatgiler ve hamurlu yiyecekler yememesini ve bu saat’ten sonra sebze, meyve veya yoğurt yemesini ve günde 3 defa 30 ml Gökçek Diyet almasını söyledim. Sevil hanım Gökçek Diyet veGökçek Zayıflama çayı artı doğru beslenme ile 3 ay sonra 30 kg vererek eski kilosuna yeniden kavuştu. Doğru beslenmek şartı ile kısa sürede zayıflamak mümkündür ve aynı kiloda kalmak içinde doğu beslenmeye devam etmek gerek. Diyetle bir kaç ayda zayıflarsınız, fakat beslenmenizi değiştirmezseniz yeniden kilo alabilirsiniz.

Diğer Diyetler:

Kahve Diyeti: Dünyada en uçuk ve aptalca bir görüş kahve ile diyet yapılması ve kahvenin sağlığa çok faydalı olduğunu anlatan büyük tv programları ve reklamlar da ne kadar yalan varsa sayıyorlar. Kahvenin demir, magnesiyum ve kalsiyum mineralleri ile B1-Vitamini (Thyamin) yetmezliğine sebep olduğu tesbit edilmiştir. Bilindiği gibi bu minerallerle B1-Vitamini yetersizliği çok farklı ve çesitli hastalıklara sebep olur ve bunların başında kemik erimesi, kas krampları, deri hastalıkları, dermansızlık, kansızlık ve immün zafiyeti en önemlileridir. Ham kahvede bulunan Küf manatarı (ochra toxin A), Kahve kurutulurken tamamen yok edilmediğinde bağırsaklara yerleşerek zehir (Aflotoksin) üretir buda başta böbrek kanserine, gözbebeği bozukluklarına sebep olur. http://www.gokcekaktar.com/zehirleniyoruz.htm/ Evet bazı diyetisyenler

Fast food diyeti diye diyet türü tavsiye ediyor. AB ve ABD ülklerinde neden bu kadar şişman insan var, bunu açıklıyacak biri var mı? Evet buradaki insanların zamanları olmadığından veya alışkanlık nedeniyle aşırı fast foodla beslenirler. Hamburger ve Chesburger gibi yiyecekler sağlıklı değildir, çünkü beyaz undan yapılan sandeviçlerde en önemli viteminleri içermez, kişide zamanla vitaminsizlik (avitaminoz) görülür. Buda birçok hastalığa davetiye çıkarır.
Oksijenin azalması yorğunluk, haksizlik, dermansızlık, güçsüzlük gibi problemlerin ortaya çıkması demektir. Vücudumuzdaki asit-baz dengesi sürekli dengede tutulur. ADB’de yapılan bir araştırmada hayvansal besin alanların idrarında yüksek oranda asit ve kalsiyum tesbit edilmiştir. Osteoporoz’un (kemik erimesi) sebebi kalsiyum yetersizlıği değil kalsiyum kayıbı olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle de hayvansal besin alanların idrarında yüksek oranda asit ve kalsiyum tesbit edilmiş ve sebze ve meyve yiyenlerde ise daha az kalsiyum kayıbı olduğu görülmüştür. Böylece peynir yersen kemiklerin sağlamlaşır masalı sona ermiştir. (Wolfgang Spiller, Ehk. 10.2002.713)
Kola Diyeti: Bazı bazı diyetisyenlerde diyet kola tavsiye ediyor, peki diyet kolanın içinde şeker yerine ne var aspartam, sakkarin vs. Tatlandırıcılar var. Bu tatlandırıcıların kişide beyin uruna sebep olduğu ABD’de yapılan araştırmalarla tesbit edilmiştir. Geniş bilgi için http://www.gokcekaktar.com/zehirleniyoruz.htm bakabilirsiniz. Kola fazla alınırsa Ellerde terleme, keyifsizlik, baş ağrısı, kalp çarpıntısı, korku, depresyon, yorğunluk ve konsantrasyon zafiyetine sebep olabilir.
Et-Peynir Diyeti: Bazı diyetisyenlerde nedense sürekli şu kadar et ve şu kadar peynir yenmeli diyorlar. Et, peynir ve mamüllerinin kanda asitlenmeye neden olduğu bu asidi nötürleştirmek içinse aşırı oksijen ve kalsiyum harcanmasına sebep olduğu tesbit edilmiştir. Oksijen yetersizliği halsizlik, dermansızlık ve immün ssiteminde (bağışıklık sistemi) zafiyete neden olur. İmmün zafiyeti ise birçok hastalığa davetiye çıkarır. Bu nedenle beli bir yaştan sonra bu 35 olabilir çok az et ve et mamülleri tüketilmeli ve asla peynir yenmemelidir. http://www.gokcekaktar.com/et-peynir-seker.htm/

Çay Diyeti: Bazı diyetisyenlerde sağolsunlar yeşil veya siyah çay içilmasinden bahsetmektedirler. Peki siyah çayın ne kadar tanin içerdiğini biliyorlar mı? Siyah çay Türk usulü içilirse bağırsakları kurutur ve böylece bağırsak florası bozulur vede kişide zamanla avitaminoz ve mineral yetersizliği ortaya çıkar.Siyah çay demir, magnesiyum ve kalsiyum mineralleri ile B1-Vitamini (Thyamin) yetmezliğine sebep olduğu tesbit edilmiştir. Bilindiği gibi bu minerallerle B1-Vitamini yetersizliği çok farklı ve çesitli hastalıklara sebep olur ve bunların başında kemik erimesi, kas krampları, deri hastalıkları, dermansızlık, kansızlık ve immün zafiyeti en önemlileridir.
Atkis Diyet: Bu görüş bir rüya gibi bir görüş. İstediğin kadar yağlı, tatlı, et, peynir ve yumurta ye diyor. Evet Atkis her şeyi istediğiniz kadar yiyin diyor. Ve karbonhidratlı besinlerden kaçının diyor, yani pirinç, patates ve ekmek yemeyin diyor. ABD’li bu diyetisyen Dr. Robert Atkis’e ait olan bu görüş nedeniyle ABD’de milyonlarca insan yanlış beslenmiş ve yağlanma nedeniylede ölmüşlerdir. Bu diyetisyende aynı kendi buluşunun kurbanı olmuş aşırı yağlanmadan ölmüştür. Bu adamın kitabı 1970 li yıllarda ABD’de milyonlarca satmıştır. Aktis diyetinde peynir, yumurta, et ve et mamülerinin bolbol yenmesini ekmek asla yenmemesini söylüyor.
Brigitte-Diyet: Brigite kadın derisi tarafından ortaya atılan görüş buna göre kişi günde 1000-1500 kilokalorilik besin almalıdır. Bunlar bu dergi etrafında ve internette bu konular ayrıntılı olarak açıklanmaktadır. Somon balığı, patates, zeytin, müsli gibi yiyecekler ve tarçın, ananas gibi içecekler tavsiye edilmektedir. Yani kendi üretikleri ürünleri pazarlama gibi bir yöntem ve sistem. Tabii bu gruba dahil olanlar genelikle diyet nedeniyle doymadıklarını beyan etmektedirler. Burada genelikle hazır ürünler olduğundan tabii konserve içermektedir ve de ileride birçok problem demektir.
Crashdiyet (Sert Diyet) : Cras diyetle hemen hedefe gidileceği görüşü vardır. Bu görüşe göre diye 3 gün ila 3 hafta arsında istenilen kiloya ulaşılacağı ileri sürülmektedir. Bu metotla aç kalınarak kısa sürede kilo verilebilir, ama bu verilen kilo genelikle sıvı olduğundan kişi daha hızlı kilo alır ve jojo-effekt (katlanarak geri dönüş) oluşur. Ani olarak yeme ve içmeyi azaltma nedeniyle kişide açlık duygusu önlenemez. Ve de diyeti bırakır bırakmaz hemen aşırı yeme içmeye başlıyarak eski kilosuna ulaşır ve hatta eski kilosunu bile aşabilir.
Farklı Diyet: Farklı Diyet aslında bir diyet türü değildir, aksine beslenme şeklini değiştirmedir. Bu Farklı-Diyete göre örneğin bir yemek vaktinde sadece proteinlı yiyecekler belirlerni ve sadece proteinli yiyecekler yenir. Bir sonraki yemekte ise sadece karbonhidratlı besinler yenir vede sonraki yemek vaktinde yağlı besinler tercih edilir. Bu görüşü ortaya atanlar. Kişi karbonhidratlı besinler aldığında sindirim organları ona göre sindirim salğısı salğılamakta, proteinlı besin aldığında ona göre ve yağlı besin aldığında ona göre sindirim salğısı salğılamaktadır. Ve yemeğin türüne göre asitli veya bazik sindirim salğısı salıdığı görüşürdür. Farklı Diyetin en önmli unsuru protein, yağ ve karbonhidratılı besinleri kesin olarak ayrı zamanlarda yemektir. Fakat tabii proteinlı, yağlı veya karbonhidratlı besinleri birbirinden ayrımak öyle kolay bir iş değidir. Bu diyet ABD’li Dr. Hay tarafından geliştirlmiştir.
Glyx-Diyet: Bir kaç yıldır Glyx Diyet denmeleri başlamış ve önemli sonuçlar elde edilmiştir. Glyx Glykaemiş Indexin kısaltılmış şeklidir. Bu diyet şekli ile pankreasın çalışması sağlanır. Bu metota oldukca az hayvansal besin alınmakta ve daha çok karbonhidrat almaları gerekmektedir. Glyx Diyette genelikle sebze, meyve, balık ve süt mamüleri ağrılıklıdır. Glyx Diyet yapanların yoğun bir spor yapaması da tavsiye edilmektedir. Bu diyetde genelikle hüsranla bitmaktedir, çünkü kişide doymyuşluk hissi olumamktadır. Ve kişi diyeti bırkınca eski kilolarını yeniden almaktadır.
Güney Sahil Diyeti: Bu diye Atkins diyetine çok benzer ve yağ-protein ağılrlıklıdır, fakat Atkins gibi sert olmayıp karbonhidratlı besinlerede azda olsa müsade etmektedir. Floridada yaşıyan kardiyoloji doktoru Arthur Agatston tarafından geliştirilmiştir. Bu diyet 3 aşamalıdır. 1. Devre 2 hafta sürerer ve bu süre içinde ekmek, makarna, meyve yasaktır. Yağsız et, sebze, yumurta, peynir ve ceviz tavsiye edimktedir. 2. Devre bu devrede kepekli un mamüleri tüketilebilir. Ve istenilen kiloya ulaşınca çok az olmak şartı ile sebze ve meyve yenebilir. Bu diyette fast food kesinlikle yasaktır.
Karbonhidrat ağırlıklı diyet: Karbonhitralı diyetlerde bazı uzmanlar muz ağırlıklı beslenmden bahsederken bazıları, hayır çok mahzurlu en iyisi turuncugiller demektedir. Bu nedenle bu diyette kesin bir görüş birliği yoktur. Bazı uzmanlar Ekmek-Diyeti, bazıları Meyve-Diyeti, bazıları, Patates-Diyeti, bazıları Pirinç-Diyeti tavsiye etmektedirler. Fakat hepsinin de ortak görüşü karbonhidrat ağırlıklı beslenmeyi tavsiye etmektedirler vede yağ ve proteinlı besinlerden uzak durulmasını veya çok az alınmasını tavsiye etmektedirler. Araştırmacılar hareketli insanlar karbonhidrat ağırlıklı beslenmenin faydalı olacağı yönündedir.
Low-Fat Diyet (Az Yağlı Diyet): Bu diyetin özeliği az yağlı ve çok karbonhidratlı beslenmedir. Low-Fat de etin yağsız olması süt ürünlerinin yağsız olması aranır. Ve mümkün oldukca az et ve süt ürünleri alınması ve bol sebze ve meyveli beslenme esasına dayanır. Bu diyette kişi her şeyi yiyebilir, fakat hayvansal besinlerden mümkün oldukca az yemektir. Bu görüşe göre besinlerimizin % 50-60’ını yağlı besinler oluşturuyor. Bu nedenle aşırı hareket edip bu enejiyi harçamak gerekir. Oysa günümüz insanı genelikle masa başında büroda oturduğundan az enerji harcamaktadır. Fazla enerji harcamadığı halde fazla hayvansal besin almakta buda depolanmaktadır. Bu nedenle vücutta depolanmayan sebze ve meyve ağırlıklı besinler alınmalıdır. Bu diyette günlük alınacak yağ oranı 60-70 gramı geçmemelidir.
Protein Diyeti: Bu diyet 1920’li yıllarda ABD’li artistler tarafından başlatıldığından ‚’’Hollywood-Diyet’’ diyede anılır. Kabuklu deniz ürünleri, fıstık ve yumurta gibi yiyecekler nedeniyle böbrekler faliyetini artırır ve aşırı su dışarı atılır. Bu nedenle kişi kilo verdiğini zanneder. Tabii buna uzun süre devam edilirse çok tehlikeli olacağı beslenme uzmanları ve doktorlar tarafından beyan edilmiştir. Özelikle de hamilelikte, amaliyatta, ateşli hastalıklarda ve de yanıklarda kullanılmamalıdır.
Yağ Diyeti: Bu görüşe göre istediğiniz kadar et yiyin diyor, bu görüşe Atkis veya Sout-Beach-Diyet denir. İstediğiniz kadar kalori alın diyor. Önce gerçekten sadece etle beslenen kişilerde zayıflama olmaktadır, fakat avitaminoz ve mineral yetersizliğine sebep olur. Kişide ağız kokusu, kandolaşımı anormalikleri, oluşur. Beyine ve sinir sistemi yeterince besleyici madde alamadığından beyinde ve sinir ssiteminde problemler çıkar.
Weight-Watchers-Diyeti: Bu diyet programıda ABD’li bilim adamları tarafından geliştirilmiştir. Weight-Watchers Diyeti yapanlar kendi aralarında toplanırlar ve diyet üzerine sohbetler yaparlar. Bu toplantılar ücretlidir ve toplantıya katılanlar yaşadıkları tecrübeleri anlatırlar. Bu diyet hakkında internetten bilgi almak mümkündür ve cd ve kitaplarını temin etmek mümkündür. İlk ziyarette obez olan kişinin kliosu, ne zamandan beri şişman olduğu vb konularda hasta hakkında bilgiler kaydedilir. Bu sistemde her besini bir puan cetveli vardır. Bazı besinlerin puanı sıfırdır, yani ondan istediği kadar yiyebilir. Artı aynı zamanda gülük spor bu diyette gereklidir. Bu diyetle zayıflamak zamana yayılmıştır.

Yiyecekler: Imami Buhari:
1-) “Sofradan ekmek eksik etmemek gerekir” buyurmuştur ve Peygamber efendimizde elenmiş undan yapılan ekmeği yememiştir. Kepekli undan yapılan ekmek ise B1, B2, B3, E-Vitaminleri ve ß-Karotin (Provitamin A) vitaminleri ile, bakır, mangen, magnesiyum, fosfat, demir ve çinko içerir.
Lifli besineler (kepekli un, keten, yulaf ezmesi (yulafa bak), meyve ve sebze) safra asidini kendine bağlar ve böylece safra dışkı ile dışarı atılır. Eksilen safrayı karşılamak için kandaki kolesterol karaciğere taşınır ve safra asidi yapımında kullanılır. Böylece kanadaki kolesterol azalır. Lifli besinler kalın bağırsakalrda bakteriler tarafından küçük zincirli yağasitlerine bölünür. Bu küçük zincirli yağasitleri (asetat, propionat ve butirat) kolesterolun oluşmasını önle. Buda kolesterolun kandaki seviyesini düşür. Kandaki yağın azalması ve sertliğin önlenmesi ile hücrelere gerekli olan besleyici maddeler taşınır ve böylece kişinin enerjisi artar ve sağlığına kavuşur.

Oysa günümüzde beyaz undan yapılan ekmek ve makarnada ne vitaminler nede minaraller mevcuttur. O halde Türkler avitaminoz (vitamin yetersizligi) ve mineral yetersizliği ve protein yetersizliği çeken bir milletir (geniş bilgi buğdaya bak). Almanya da 272 çeşit ekmek türü üretilmektedir ve bunun büyük çoğulğunu da kepekli ekmekler oluşturur. O halde kepekli un mamuleri özelikle de kepekli ekmek yemek şarttır.
Hz. Ali:
2-) “Kim 40 gün et yemez ise ahlakı kötüleşir (huysuz olur), kim de hiç ara vermeden 40 gün et yerse kalbi kararır” buyurmuştur. Neden derseniz kolesterolu hayvansal besinlerden alırız. Birçok hormonun ana maddesini kolesterol oluşturur ve bu kolesterolün azalması kişide hormon denğelerinin bozulmasına neden olur vede aşırı et yiyince de kişide dermansızlık, halsizlik, yağlanma, damar sertliği vb. rahatsızlıklara ortaya çıkar. (genis bilgi için Hastalıklarda Bağırsak florasına bak)
ABD’li A.Flecher 1890′da yakalandığı hastalıkları tıbbi ilaçlarla ve de tıbbı tedavilerle iyileşemez, ve tekerlekli sandelyeye mahkum olur, ailesi onu terkeder, işinden olur. Bir tanıdığı yavas ye, her lokmayı 50 defa çiğne o zaman zaten fazla yiyemesin ve erken doyarsın, yediklerini hazmedersin der. Oda bunu tatbik eder. A. Flecher 6 ay sonra tekerlekli sandelye den kurtulur, bir yıl sonrada işine geri döner ve ailesi ile barışarak yeniden evlenir. Her türlü hastalığın sebebi hızlı yemek, çok yemek ve de aşırı hayvansal besin tüketmektir. Bunlar Bağırsak florasını bozar.
Bozulan dengeler nedeniyle faydalı bakteriler azalır, zararlı bakteriler, tehlikeli mantarlar ve virüsler devreye girer ve beklenmedik hastalıklar ortaya çıkar. (Geniş bilgi için Hastalıklarda Bağırsak florasına ve Mantarlara bak). Hayvansal besinlerin, özelikle de et ve et manüllerinin haftada en fazla iki defa tüketilmesi gerekir. Oysa Türk mutfağında etsiz yemek bulmak adeta imkansız dır. Antalya ya izine gittiğimde etsiz yemek sorunca, garsonlar şöyle garipce bakıyorlar. Oysa hem avrupada hem de asyada etsiz yemek gayet normaldir. Yemek ve kahvaltıdan önce iki bardak su içmekte kişide erken doymuşluk hissi uyandırır ve aşırı yemek yemesini önler.
Cafer es-Sadik (RH):
3-) “Kim malının ve evladının çok olmasını isterse , sebze yemeye devam etsin” der. Neden çünkü sebzeler; vitaminler, mineraller ve de lifli maddeler içerir. Lifli maddeler selüloz türü maddeler olup bunlar; bir bağırsaklardaki faydalı bakterilerin besinidir, iki lifli besinler bağırsak peristaliğini (motorik hareketler) harakete geçirir ve böylece bağırsak içeriğinin bağırsaklardaki transit süreci hızlanır ve kişi zamanında defi hacetini yapar. Zamanında yapılmayan defi hacet bağırsaklarda kokuşmaya sebep olur. Buda bağırsaklardaki patojen ( hastalık yapıcı bakterlerin ve mantarların azması demektir. Bu nedenle bağırsakları çalıştıran sebzeler beslenme için çok önemlidir.
4-) Peygamberimiz “Ey Ali yemeğine tuzla başla çünkü içinde cüzzam, frengi, karın ağrısı, ruhsal ve sinirsel hastalıklarından bulunduğu 70 hastalığı iyileştirir” buyurmuştur. Neden çünkü tuz kimyasal olarak Soydum klorid adı ile anılan tuzu alınca ortaya (2 NaCl+H2O+2NaOH+HCl+1/2Cl2) çok sert bir asit, çok sert bir bazik madde ve klor gazı ortaya çıkar.
a-) Mide asidi de tuz asidi (tuz ruhu, HCl) olup, buda Mide asidinin kalitesini artırır.
b-) Sodyum özelikle de böbrekler için çok hayati öneme sahiptir.
c-) Klor gazi ise eskiden Ankara’nın suyu sürekli klorlanırdı, çünkü klor zararlı bakterileri yok eder.
d-) Tuzsuyu çeker derler doğrudur. Beynin çalışmasında bu tuza çok bağlıdır.
e-) Tuzun tansiyonu yükseltiğine dair söylentiler ise Bonn universitesi tarafindan yapılan bir araştırmalarla yalanlanmıştır.
Tansiyonun asıl sebebi aşırı hayvansal besinler ve hamurlu yiyecekler, özelikle de beyaz un mamüleri, et, peynir ve yumurtayı sayabiliriz. Beyaz un vitamin ve mineral içermez ve bağırsaklarda disakkaride dönüştürülen nişasta kanda glikoza (glikoza) dönüştürülür ve şayet enerjiye dönüşmüyecek kadar çoksa yağa dönüştürülerek depolanır. Bu nedenle hamurlu besinlerde et gibi şişmalığa sebep olur. Tuz ile ilgili geniş bilgi için Tuz Masalına bak.
Şişman kişiler uyuyunca rahat uyuyamaz çünkü organları sıkışır özelikle de böbrekler, akçiğerler, mesane ve sindirim organları sıkışır. Böylece akşamları çok yemek yiyince de, horlama, ağızdan su akması, kötü rüyalar görerek rahatsız olma ve dinlenmeden tekrar uyanma gibi durumlar ortaya çıkar. Bundan yıllar önce ev doktoruna gittim ve kanımdaki HOMOCYSTEIN oranın tesbit edilmesini rica ettim. Doktor böyle bir şeyden haberinin olmadığını ve ilk defa duyduğunu söyledi ve yanında çalışan hemşirelere sordu onlarda bizde bilmiyoruz dediler. Sizde merak edip sorarsanız zannederim aynı şekilde tuaf karşılanırsınz.
Günümüzde beslenme ve sağlıklı yaşamada gayri müslimler sanki sünete uyuyorlarmışda müslüman olduğunu iddia eden bizlerse gayri müslimler gibi yaşıyoruz. Kilolu papazı çok zor görürsünüz, ama TV’lerdeki mevlit kandilerine bir bakın buradaki hocalar ve mevlithanlar sanki sumo güreşcisi gibiler, bunların ayet ve hadisten haberdar olmadıklarına inanmak isterdim. Avrupada ki Türkler için gelen din adamalarının din adına yaptıkları pek birşey yok, varsa yoksa yemek, içmek ve gezmek, sanki buraya tatile gelmişler. Bir Hocalar Papazların günlük çalışmasının % 10′nu bile yapmıyorlar. Sonrada yeni yetişen nesil Almanlaşıyor, Fransızlaşıyor, İngilizleşiyor vs, diye edişeleniyoruz. Peygamber efendimiz „Allahın en nefret ettiği kişiler; çok uyuyan, çok yiyen ve çok içen kimselerdir“ buyurmuştur. Bunu da en çok hacı, hoca diye anılan insanlarda görmekteyiz. Gerçek din adamı da var mı? Evet var ama sadece % 1 belki.
Sağlıklı kalabilmenin ve sağlıklı yaşayabilmenin en önemli faktörü kılcal kandolaşımıdır, çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim vb., besleyici maddenin hücrelere ulaşması vede mikroplarla mücadele eden maktofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır. Gökçek Iksiri ile tedavi olmak mümkündür. Fakat doğru beslenmek şarttır.

Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur. Siyah çay ve kahve içilmemeli, çünkü mide ve bağırsakları tahrişeder. Böylece vitaminler, mineraller, aminoasitler, vs…, yeterince alınamaz (absorbe) ve rahatsızlıklar ortaya çıkar. Et ve et mamülerine 5-6 ay aravermek gerekir, çünkü asidoza sebep olur, buda birçok hastalığın ana kaynağıdır. Gökçek İksiri vücudu curuflar’dan arıtır ve bağışıklık sistemini güçlendirir.

Açıklama: Hayvansal besinler damarların iç yüzeyinde (mukazasında) plaklar olşmasına (yağlanmasına) neden olur. Damarların yağlanarak sertleşmesi yüksek tansiyona sebep olur. Damarlar yaşalandıkca beyin, kalp, penis ve vajinaya yeterince kan gitmemesi demektir. Buda felç, kalpkrizi, rekeklerde iktidarsızlık ve kadınlarda cinsel isteksizliğe sebep olur. Hayvansal besinleri azaltmak, hatta peyniri asla yememek gerekir.Gökçek İksiri ile tıkanan damarlar açılır ve kişide beyin kanaması, kalpkrizi, erkeklerde iktidarsızlık ve kadınlarda cinsel isteksizlik rizikoları ortadan kalkar.

Dikkatinizi çekebilir

Cemre Tonik, Lahanalı Bitkisel Karışımlı Su, Cemre Lahana Karışımlı Aromatik Su, Cemre Aromatik Bitki Suyu

Bazı Firmalar sahte ürünler üreterek insan sağlığını tehdit ediyor Ben İbrahim GÖKÇEK, 32 yıl boyunca ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.